Muğla’nın Belleği Tarihi Sekibaşı Hamamı’nda
‘ESKİ TAS ESKİ HAMAM’
‘FARKLILIKLAR FARKINDALIKLAR II’
8-12 Şubat 2016

Açılış Kokteyl:8 Şubat Pazartesi saat 17.30

Menteşe Belediyesi TARİHİ SEKİBAŞI HAMAMI-Şeli Art Project işbirliğiyle

Şeli Art Project’in görsel sanatlar alanında düzenlediği çağdaş sergiler izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Alışılagelmiş galeri, sanat mekanlarının dışında farklı bir anlayışla, sergiler açan Şeli Art Project, bu sergilerin yaratılmasındaki katkısıyla da sanat ve eğitim adına çok değerli bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor.
Kentteki sanatseverlere, sanatın coşku, heyecan ve hazzını yaşatıyor. Sanat yalnız bir yerlerde değil, ‘Sanat Her Yerde! ’
Begüm ANTALYA, Kübra AYDOĞAN, Catherine BARBAROUX,
Rolana CECKAUSKAUTE, Pınar ERVARDAR, Gelengül FİLİZ, İlker KAYALI,
Beril TAŞKENT, Derya TATARİ, Yağız Efe ÖZ, Gizem UZKUR, Harika ÖREN,
Sibel TAN, Çiğdem ŞAHİN, Banu ERDEM, Yusuf Tolga ÜNKER, Şeli Abut BENHABİB ‘in katılımıyla gercekleşen ‘ESKİ TAS ESKİ HAMAM’-‘‘FARKLILIKLAR VE FARKINDALIKLAR II’ başlıklı sergi Şeli Art Project işbirliğiyle Menteşe Belediyesi TARİHİ SEKİBAŞI HAMAMI’nda gerçekleştirilmektedir.

Muğla Belediyesi tarafından restore edilerek, 4 yıl önce kültür turizmi kapsamında hizmete açılan 500 yıllık tarihi Sekibaşı Hamamı, kentte ilgili tüm yayınların bulunduğu bellek ve sanat galerisi işlevi görüyor.
Hamamönü mevkiindeki 15’inci yüzyıla ait olduğu bilinen Sekibaşı Hamamı, Muğla hakkında detaylı bilgi edinmek isteyen öğrencilerin yanı sıra yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor. 500 yıllık tarihi ‘Sekibaşı Hamamı’, kentte ilgili tüm yayınların bulunduğu bellek ve sanat galerisi işlevi görüyor.

Hamamönü Mevkii’ndeki 15. Yüzyıl’a ait olduğu bilinen hamam, Muğla öğrenciler,sanatseverlerin yanı sıra yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor.

Sanatçı Ahmet EREN sergiyle ilgili şunları söylüyor:
FARKLI(LIK)LAR VE FARKINDA(LIK)LAR
Sanatın her alanında birey kendini ifade etme örgürlüğüne sahiptir. Her alan kendi özgürlükçü söylem gücüne sahip olduğu için, yaşam realitesinin içerisinde farklı sanat boylarına sahip olarak bizlere verilmek istenen mesajlarla düşünme, düşündürebilme ve verilmek istenen mesaj konusunda akıl yürütebilme eylemlerini oluşturmaktadır. Geliştirilmiş her alan çerçevesinde birey kendini ifade etme biçimine sahip olmakla birlikte kendi düşünme ve
söylem güvünün farkındadır. Bireysel farkındalığı çerçevesinde topluma, hakim olduğu düşünce yapısını ve eylemlerini empozeyi amaçlar. Sanat eseri farkındalık olarak sanatçının bir temsiliyeti görevini üstlenir. Bu sebeple bu farklılıklarla gerçekleşen bir ortamda toplumun zihniyetine ve yaşam biçimine bireysel düşünce farkındalıkları verilmesi amaçlanmaktadır. Farklılıkları oluşturan ve farkında olan bireyler izleycinin karşısında sanatın rolünü oynayan birer oyuncudurlar.
BEGÜM ANTALYA
İnsanlar birbirlerinden o kadar ayrı yapıda ve özellikte olmalarına rağmen bir aradadırlar. Belki de bizi bir arada tutan bu farklılıklarımızdır. İnsanlar birbirini ne kadar tanıyabilir, daha kendi içimizdekilerin farkında değilken. Kendimizi tam anlamıyla tanıyamıyorken başkasını gerçekten tanıyabilir miyiz? Her zaman dönüşüm ve değişim halindeyiz. Bazen bütün sıfatlar anlamını yitirirken insanların gördüğümüzden fazlasını barındırdığını fark ederiz. Ve resimlerimde, yavaş yavaş dönüşüme uğrayan insan figürleri, içindeki iyiyi bulma yolunda ilerliyor. Kendinin farkına varıyor.
BANU ERDEM
Yıllardır aynı hayatı yaşayanlar, tutturduğu yolda ve hep aynı çizgide yerinde sayanlar eski tas eski hamam demekten sıkılmadınız mı?

Oysa ki değişen dünya düzeni içinde, kendinden ve özünden taviz vermeden; değişmeye ve değiştirmeye, ilerlemeye çalışan insanlar, farkındalıkla ve farklılıkla yola devam etmenin ayrıcalığını yaşayanlardır.
GELENGÜL FİLİZ
“Eski Tas Eski Hamam” demeden, sanatın içinde olmak, özgür bir ruhla, yeniliklere ve gelişime açık olarak, sanatı yaşamak ve yaşanır kılmak, üretmek, ilklere imza atmak, farklılıklar yaratmak adına farkında olarak geçmişe değil daima geleceğe bakarak yola devam etmektir aslında hayat…

PINAR ERVARDAR
Farklılıklar ortaya çıktıkça artan kontraslar,
Farkına vardıkça el ele tutuşuyor,
Farkındaymışçasına BİR olmadıkça Yok olacaklarını evrende…
FARKINDAYIM!
HARİKA ÖREN
Bazen soruyorum kendime; eksik mi yaşıyorum, yoksa tamam mıyım?
Birbirinin peşi sıra giden, nereye gittiğini sadece öndeki çobanın bildiği, sürüde ki koyun gibi miyim? Yoksa kendi yolunu çizme farkıyla sürüden ayrılabildim mi?
Farkındalıklarım neler? Farklı mıyım?..
Yaşamın sınırlı olduğunun farkındayım. Yaşamı ıskalama lüksümün olmadığını çok değil, on-on iki sene önce öğrendim. Her günün yeniden başlamak için bir şans olduğunu fark edip; farklılıklarımı öğreneli çok olmadı, sayılır
Günlerin su gibi akıp gittiğini farkettiğim 40’lı yaşlarımda aynamın üstüne ”Bugün kendin için ne yaptın?” yazan bir etiket yapıştırdım. Kendime zaman ayırma farkındalığına vardığımda, anı yaşamayı keşfettim. Artık ben farklıydım.
İsteklerimin neler olduğunu fark ederek seçeneklerimi denetledim. İstedim ve yaptım. İyiye ulaşmak için farkımı ortaya koydum. Çalıştım çok çalıştım.
Çıkmaz sokaklara rastladığımda, akışa teslim olmayı kabul ettim. Fark ettim ki, kendim için yapmam gerekenin kudreti sadece benim elimde…
Balık misali ‘’Evren sudan ibarettir’’ diye düşünmedim. Başımı sudan dışarı çıkarıp, baktım, gördüm, duydum, hissettim; çizdim, boyadım, söyledim ve yazdım.
Eleştiriye açık oldum. İçinden bana yarayanları çekip çıkarabildiğimi ve bunlarla farkındalıklarımı arttırabildiğimin farkına vardım.
Fark ettim ki aşk kalbimin saygısız misafiridir. Sormadan girer ve çıkar. Gelince buyur ettim, giderken de yolcu… Ardıma değil, önüme baktığımın farkındalığında olduğumu keşfettim.
Kin ve kıskançlığın ölümcül pençesinin insanı sıkıp ezdiğini farkında; önüme çıktığında etrafından dolaşıp, yoluma devam ettim.
‘’Yapamazsın!’’ diyenlerin her zaman iyi niyetli olmadıklarının farkındalığına erişince; farkımı ortaya koyup, gülüp geçtim.
Yaşamın kendimi yaratmaya dair olduğunun farkındalığında, yeteneklerimin peşine takıldım. Torun büyütürken, kariyer yapmanın beni farklı kıldığını gördüm.
Hayal kurmanın insanı farklı bir şekilde motive ederek, gerçeklere taşıdığını bire bir yaşarken; olaylar karşısında kalakalmak yerine, çözüme odaklanmanın farkına varmak beni farklı kıldı.
Yaşamın kısalığını, her üç kişiden üçünün de öldüğünü gördüm. Baş etmenin farklılığını seçtim.
‘’Eski tas eski hamam!’’ demedim. Yeniye açtım kapımı; okudum, sordum, öğrendim, deneyimledim ve yaptım. Şöyle bir dönüp baktığımda, gördüm ki bulunduğum ortamda farklı ilklere imza atmışım.
Yaşamdan ders çıkarmanın farklılığını hissedip; çalışma ve aile yaşantıma lezzet katıp, fark attım. Anlamların farkının peşinde koştum. Anlamlı mutluluklar, nitelikli zaman dilimleri, samimi dostluklar ve arkadaşlıklar yarattım.
Fark ettim ki hayat bir oyundur. Kendi oyunumu kurma farkındalığında, içimde ki çocuğu serbest bıraktım. İç huzurumu yakalamayı başardım. Üzüntülerimi sandıklara kapattım. Mutluluklara odaklandım.
Sanatla nefes almanın dayanılmaz hafifliğini fark ettim. Gezdim, gördüm, eğittim kendimi… Resmettim, yazdım.
Farklılığımın, farkına varıp, kendimden bir sanatçı, bir yazar, yeni bir kadın yarattım.
Yağız Efe ÖZ
Sergide karşımıza insanlar ve duyguları arasındaki etkileşimi ele alacağım. Sanatçı ve modeli gibi. insanların duyguları fizik kuralındaki etki-tepki gibidir. Ben, insanlara hangi duygularla gidersek aynı şekilde karşımızdaki birey de bize aynı duygularla yanıtını verebileceğini düşünüyorum. Sanatçı ve modeli arasındaki duygusal etkileşim birbiriyle bağlantılıdır. Ben yüzler resmederken kişinin aslında ruhunu ve düşüncelerini okumaya çalışıyorum. Bu yüzden resmetmeden önce uzun bir süre modelimi sadece izlerim, onun duygularını anlamaya çalışırım. Benim izlenimlerime göre modelimi resmederken ona hangi duygular üzerinden yaklaşıyorsam o da bana aynı duygularla cevabını veriyor. Yani modelin yüzündeki ifadeler iletişimimiz sayesinde şekilleniyor… Bu sergi bir taraftan benim insanlarla olan ilişkilerimi sizlere sunacak. Sevmenin, sevilmenin, saygının, dostluğun ve aşkın kimliği gibi…
Her sanatçının ilham aldığı bazı duygular vardır. Benim ise herzaman aşk olmuştur. Hayatımda aşkın bana kattığı duygusallık resimlerimde hep karşıma çıkmıştır. Bütün duygular aynanın bir yansıması gibidir hepsi birbiriyle etkileşir ve yoğrulur.
Sergide karşımıza birçok duygunun yansımalarını göreceğiz.”Aslında bu yüzler benim otoportrelerim olacak.”

YUSUF TOLGA ÜNKER
Yıkanan kadının söylediği şarkılar, ezgilerinden renklere bürünürken, arındıkları suların armonisinde birleşiyor. Resimlerde hamamın rahatlığının yanı sıra kadının güzelliği ve zarafeti kompozisyonu oluşturmakta., titizce saçlarını yıkarkenn, üzerindeki her bir damladan yansıyan renkler, tabloların ahengini oluşturuyor.

SEKİBAŞI HAMAMI
MUSLİHİTTİN MAH. SEKİBAŞI CAD. / MERKEZ / MUĞLA

Şeli Art Project
www.selisanat.com