05.10.2019 – 09.01.2020
Almanya’dan Çağdaş Sanat
Bu serginin ismini oluşturan iki kelime, “future” (gelecek) ve “perfect” (mükemmel), bir tür vaat hissi yaratıyor, hatta bir arınma hissi, sanki tarih bizi pembe bir geleceğe götürüyormuş gibi. Ancak bu umutlar fikirler tarihine ve erken modernizmin ideolojilerine aitler. Bugün biz, geleceği tüm küresel karmaşıklığıyla birlikte bir aklıselim içerisinde değerlendiriyoruz. FUTURE PERFECT sözcük anlamıyla bir zaman kipine atıfta bulunuyor; bir eylemin tamamlanışının ifadesi. Bir şeyler olmuş olacak; future perfect geçmişten geleceğe spekülatif bir ön izlemeyi ifade ediyor. Bugün gelecek bize çok ciddi bir kavram olarak görünüyor, ve yakın geleceğimizi dahi öngörmek tüm dijital ve mobil ivmelenmelere rağmen pek mümkün değil.
Almanya’daki bölünmenin ve bizim iki karşıt blok fikrine yaslanan düşünce sistemimizin sona ermesi sadece ekonomik bir küreselleşmeye kapı açmadı, aynı zamanda birçok Avrupa merkezli önyargının ve düşünce yapısının da sonunu getirdi. Gelecek özgürleştirici bir kavram. Güney Akdeniz bölgesinde sivil toplumlar büyük bir direnç karşısında gelecek talep ediyorlar ve geleceği cisimleştiriyorlar. Peki Avrupa’nın merkezinde ne oluyor? Burada düşünceye tuhaf bir bilgisizlik durumu hâkim. Sanki gelecek bir motivasyon değil de bir endişe kaynağı gibi. Bu nedenlerle bu serginin kavramsal parametrelerinin – geleceğin vadettikleri üzerine düşünmenin – çok anlamlı olduğu kanaatindeyiz. Sanatçılar kullandıkları malzemeler, biçimler, hayal gücü, olay örgüsü ya da anlatıları bağlamında ne gibi pozisyonlar alıyorlar? Geçmişi nasıl yeniden düşünüyorlar? Nerede eylem fırsatları görüyorlar?
Bugün Berlin’de yedi bine yakın sanatçı yaşadığı söyleniyor; yani her beş yüz kişiden biri kendisini sanatçı olarak tanımlıyor. Berlin Duvarı’nın yıkılışından beri, bu bir zamanlar bölünmüş şehir dünyanın her tarafından sanatçılar için bir ev oldu. Berlin’in yeniden birleşmesi kökten bir kentsel dönüşümü tetikledi ve sanatçıların geçici ve ucuz olarak kullanabileceği birçok alan ortaya çıktı. Bu sergide temsil edilen sanatçıların neredeyse hepsi Berlin’de yaşıyor. Şehirde dört yüz yetmiş galeri hayatta kalmaya çalışıyor çünkü yeterli ekonomik kaynak ve şehri çevreleyen varlıklı bir banliyö henüz yok. Tıpkı neoliberal yıllarda sanatçıların esnek çalışma kimliklerine sahip mükemmel numuneler olduğunun düşünülmesi gibi, bugün de sanatçılar toplumumuzun ortasında, dengesiz ekonomik hayatta kalma stratejileriyle boğuşan yeni bir prekarya olarak tartışmaların konusu oluyorlar.
2013 yılında kadar İngiliz sanat dergisi frieze’nin Almanca-İngilizce baskısının yayın yönetmenliğini yapan Jennifer Allen, “Şimdiye Dönüş” adlı makalesinde, 1990’dan günümüze Berlin’deki sanat üretimi koşullarının değişimini inceliyor. Makalelerin yanı sıra bu katalog sanatçılarla yapılmış söyleşileri de içeriyor. Bu kısa söyleşiler çeşitli iş üretme yollarına, sanatçıların kendi dillerini nasıl sunduklarına, ve işlerinin yapısının ve entelektüel bağlamının nasıl ifade edildiğine dair sorulara odaklanıyor.
Müze Evliyagil
Turgut Özal Bulvarı
Şevket Evliyagil Sokak No: 1
İncek / Ankara
t (312) 460 11 06