25 Aralık December 2018 – 18 Ocak January 2019
İnsanın doğumu, ölümünün başlangıcı değil miydi?
Ölümle başlayan? yaşamla sürer.
Bu serginin öncesinde başladığım savaş ve göçlerin üzerimdeki etkisiyle çalıştığım resimler, ölümle ve hırslarla içiçeydi. Bambaşka duygu ifadelerinin beden üzerinde bıraktığı izlerin benzerliklerini görmekle başlamıştı bu serüven. Acı çeken bir insanın yüzünde ve bedeninde okunan ifade ve bir yarış çizgisini başarıyla aşmış atletin yüzündeki ifade ile benzemekte olduğunu farkettim. İfadesinde başarı olan figürleri, acı çağrışımlar yapan kompozisyonlar içinde betimledim. Hırsların hedeflerin karşılığındaki bedelleri uğruna, ölümden bile korkmadıklarını gördüm. İnsan doğasından ayrılıp diğerlerine baktığımda benzeş durum devam etmekteydi. Hatırı sayılır ölçüde dünyada pay edinmiş köpek yarışlarında, önlerinde gerçek veya temsili bir tavşan figürü arkasında koşan köpeklerin ifadeleri de tüyler ürpertiyordu. Yüzündeki saldırgan ve vahşi halin aslında amacı ile alakası yoktu. Hedefleri vardı. Belki karşılığı sadece güzel bir yemekti.
Şu an bulunduğum kontekst, oluşturduğum tasarımlarımı etkiledi. Hayatımın bana sunduğu yeni şartları, eskiden restorasyon yaparken kazandığım tecrübelerle birleştirdim. Denediğim yeni teknikler de benim amacladığım tasarımlarımın/resimlerimin içeriğini/konuyu biçimsel açıdan desteklemiştir.
Kendini içine alan doğa tanımlamaları içinde cebelleşirken karşıma çıkan; aslında son gibi gözükenin bir başlangıç olduğunu gördüm. Benim için ölüm bir başlangıç oldu. Doğada ölüm yoktu ve sürekli kendini tekrarlayıp yeniliyordu. Bu dairesel hareketin başlangıcı bedenimizde (hücrede) başlıyordu. İnsan doğumu ölümünün başlangıcı değil miydi? Ve karşıtlıklar birbirine ne kadar benziyordu. Ve ben bu karşıtlıkları çalıştım bu sergide. Tavşan peşinde koşan köpek sürüleri, bir insan yumurtasını döllemeye koşan spermlerin çabasıyla benzemiyor muydu?