ARKAS KOLEKSİYONU’NDA IŞIĞIN USTALARI
Paris XIX. yüzyılda resim sanatının merkeziydi. Büyük ustalarla çalışmak isteyenler ile yeni gelişmelere ilgi duyanlar Avrupa’nın çeşitli yerlerinden Paris’e geliyorlardı. Akademik resme katkıda bulunan sanatçılar ile geleneğe karşı gelen, özgür ifade olanakları arayan sanatçıların arasında belirgin bir ayrım söz konusuydu. Yenilikçi sanatçıların çabaları farklı üslupsal gelişmelere yol açmıştı.
XIX. yüzyılda Paris’in sanat ortamı Belçikalı sanatçılar için de ilgi merkeziydi. Diğer taraftan Belçika’nın başkenti Brüksel’de de canlı ve enerjik bir sanat ortamı vardı. Resmi salon sanatına karşı yıllık fuarlar düzenleniyor, ressamlar, yazarlar, şairler, kitap illüstratörleri ve besteciler yoğun sanatsal faaliyetlerini sürdürüyorlardı. Belçikalı Henry Van de Velde 1890-1914 yılları arasında Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da etkili olmuş sanat ve tasarım akımı Art Nouveau’nun öncülerindendi. Belçika’da sanatsal etkinlikler birbiri ardı sıra aktif olan sanatçı grupları ile temsil ediliyordu. Bunlar arasında en bilineni 1883-1893 yılları arasında etkin olan “Yirmiler Grubu” (Groupe des Vingt) dur. Bu grup Octave Maus önderliğinde kurulmuştu. Öne çıkan isimleri ise James Ensor, Jan Toorop, Théo Van Rysselberghe ve Henry Van de Velde’dir. Düzenledikleri sergilere o zamanlar henüz hiç tanınmamış olan Fransız sanatçıları Seurat, Gauguin, Van Gogh ve Cézanne katılıyor, Mallarmé ve Verlaine gibi sembolist şairler şiirlerini okumak üzere davet ediliyorlardı. Düzenledikleri konserlere yeni isim yapmış olan Debussy ve Richard Strauss gibi müzisyenler eserlerini icra etmek üzere çağrılıyorlardı. Bu grubun dağılmasının ardından kurulan ve daha dekoratif özelliklere sahip “La Libre Esthétique” ise 1914’e kadar etkin olmuştur. 1904’de George Morren ve Emile Claus öncülüğünde bir grup sanatçı “Yaşam ve Işık Grubu”nu (Vie et Lumiére) kurdular. Işığın etkilerini yansıtmak onlar için araştırılması gereken temel konuydu. Kuzey resim geleneğinde önemli rolü olan ışığın, Flaman sanatçıları tarafından resmin merkezine alındığını görüyoruz. Sözü edilen sanatçı gruplarının ve diğerlerinin art arda kurulması Belçikalı sanatçıların yeniliğe ve arayışlara olan ilgisinin göstergesidir.
Paris’teki güncel sanatın Brüksel’de yakından takip edildiğine dair bir kanıt da 1885 yılının Haziran ayında Paris’teki Durand-Ruel Galerisi’nin Brüksel’de Grand Minoir Oteli’nde Monet, Renoir ve Degas’ın tablolarını sergilemesidir. Rysselberghe, 1886’da gittiği Paris’te son izlenimci sergide George Seurat’ın “Grande Jatte Adası’nda Bir Pazar Günü Öğleden Sonrası” adlı önemli eserini gördükten sonra Noktacılık (Puantilizm) tekniğine ilgi duymuş ve yapıtlarında-kendi hassasiyetine göre-uygulamıştır. Aynı zamanda güçlü bir portre ressamı olan sanatçı, 1900’lerde ise daha belirgin fırça vuruşlarına yönelmiştir. Eserleri sergi kapsamında olan ressamlardan başta Théo Van Rysselberghe olmak üzere; Léon de Smet, Emile Claus, Anna Boch, Modest Huys, Anna de Weert, Juliette Wytsman tablolarının Noktacılık (Puantilizm) tekniğine özellikle yakın duyarlılıkta olduğu görülüyor. Petrus Van Schendel’in gece kompozisyonlarını romantik duyarlılığın örnekleri olarak sayabiliriz. Karel Ooms’un oryantalist anlatımdaki kompozisyonu bir başyapıt olarak vurgulanması gereken bir eserdir.
“Işığın Ustaları” sergisi tüm sanatseverlere Arkas Koleksiyonu’nda yer alan 72 seçme yapıt ile Belçika resim sanatından zengin bir seçki tanıma fırsatı sunuyor.