Faruk Cimok

“İstanbul Resimleri” sergisi

23 Nisan – 16 Mayıs 2019

Belgesel niteliğinde tarihe mal olan çalışmalarında mekanların yanı sıra, İstanbul’un bir başka yüzü olan neşeli yaşamı,sokak müzisyenleriyle birlikte yaşama dair pozitif her şey Cimok’un kendine has yorumuyla yapıtlarında izlenebilir.

Figüratif Türk resim sanatanın usta ressamı Faruk Cimok uzun bir aradan sonra  “İstanbul Resimleri”  isimli yeni sergisiyle 23 Nisan 16 Mayıs tarihleri arasında Galeri İdil’de sanatseverlerle buluşuyor.

Özellikle İstanbul’da günlük yaşamı şehir pitoreski ile bütünleştirdiği çalışmalarıyla resim sanatımıza taze bir soluk getiren Faruk Cimok, yapıtlarında teknik duyarlılık, evrensel ölçüt ve kurallar ağır basar. “Malzemeye dayalı” kendine özgü yöntemler kullanarak özel bir teknik geliştiren sanatçı eserlerinde empresyonist renk ışık anlayışı ile klasik bir çizim ustalığını birleştirmiştir.

Biyografi

Ressam Namık İsmail, Hüseyin Avni Lifij, Şevket Dağ gibi Kafkasya kökenli olup 1956 yılında Hatay-Reyhanlı’da doğdu. 1979 Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nden mezun oldu. Aynı yıl ilk kişisel sergisini açtı. O tarihten günümüze kadar 31 kişisel sergi ile sanat severlerle buluştu. Halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde ve özel atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir.

 Faruk Cimok bu son dönem çalışmalarıyla, günlük yaşamdan kesitleri, evrensel sanat imgesine dönüştürerek döneminin en güzel örneklerini çok figürlü, çok boyutlu çalışmaları ile sanatsaeverleriyle buluşturuyor.

 Sanatçı için bu kenti resmetmek aynı zamanda yaşadığı ana, mekana, çağa tanıklık etmeki yıllar sonrasına hatırlanacak görüntüler bırakmak anlamına da geliyor.

 Kompozisyonlarında olabildiğince doğal algılamalara ve gerçek görüntülere yer veriyor. Nesnel bir biçimde algılanıp ortaya koyulan bu görsel gerçeklik, Cimok’un resimlerinde yerini şiirsel bir anlatıma bırakır. Daha önceki çalışmalarında modern kent yaşamına ve onun getirdiği yabancılaşmaya karşı belirlediği “hicivsel tavır” burada yerini daha çok anlatımcılığa ve belli oranda objektif bakış açısına bırakıyor. Yaşadığı zamana sadık kalarak, çevresinde gelişen günlük hayattan yaşam kesitlerini, keskin bir gözlem gücü ve nostaljik bir hava ile tuvaline aktaran sanatçının resimlerindeki strüktürel doku, pentür dili ve boya kullanım tekniğinde bu nostaljik havayı destekler niteliktedir.

 Cimok’un yapıtlarında teknik duyarlılık, evrensel ölçüt ve kurallar ağır basar. “Malzemeye dayalı” kendine özgü yöntemler kullanarak özel bir teknik geliştiren sanatçı eserlerinde empresyonist renk ışık anlayışı ile klasik bir çizim ustalığı birleştirmiştir.

 Resme olduğu kadar çizime, kompozisyona, ton ve renklere biçimlerin sağlamlığına ve kalıcılığına özen göstermiştir. Kırmızılar ve sarılar içinde patlayan renkler resmin genel özelliklerini oluşturur. Desenin resmin gerçek temeli olduğunun savunan sanatçının resimlerinde altyapı, resminin değerini önemli kılan en belirgin özelliklerden biridir. Kompozisyonlarında resmettiği tarihi eser ve yapıtlarını yaşamdan soyutlayarak yorumlamanın olanağı olmadığına inanan sanatçı, bu mekanları insan-mekan ilişkisi içerisinde tuvaline aktarır. Ona göre aksi takdirde hayatın içinden yaşayan resimler olmaz, resim kuru ve durağanlıktan öteye gidemez.

Şimdiye değin sergilediği resimlerde insanın hiçbir koşulda çevresinden, doğadan ve bütün bunların oluşturduğu yaşam bütünlüğünden soyutlanamayan bir varlık olduğunu vurgulayan Cimok’un yapıtlarında sanatsal ve toplumsal gerçek iç içe kaynaşmıştır. Resimlerinde toplumsal ve humoristik bir anlatım hakimdir. Figür tiplemelerinde karakterlerini, yapıtları işe uygun bedensel bir hareket, mizaç ve bakış doğrultusunda şekillendiren sanatçı, yüksek gözlem gücü ile yaşamı an ve an gözlemleyerek o ana denk gelen insan-mekan ilişkilerini can alıcı nüanslarla tuvaline aktarmaktadır. Sanatçının yaşamını anlamlı kılan kesitler, resimlerdeki bu ayrıntılarda gizlidir.

 Çünkü gerçek bir sanatçı yapıtına her zaman yaşadığı dönem aynı zamanda ruhunu koyar. Resimlerindeki figürler karakterin, oranların, volüm ve planların derinlik, uzaklık gibi kavramların gölge ışıkla doğru olarak verilmesini öngören sağlam plastik değerleri içermektedir. Belgesel nitelikli, tarihi mekanlardan çalıştığı kompozisyonlarda resmin iç öğelerini tesadüfle değil bilinçle kurgulayarak sağlam bir estetik anlayışına sahip olmuştur.Figürlü bir anlatımla gündelik gerçekleri, yaşama dair öyküleri daha doğrusu yaşamın kendisini yüksek gözlem gücü ile tuvaline yansıtan sanatçının resimlerinin ana teması her an her yerde karşılaşabileceğimiz insan temeli üzerine oturmakta ve onların anlık tepkilerinin üstüne kurgulayıp resimsel bir dile dönüştürmektedir. Resimlerindeki bu öyküsel anlatım sanatçının zengin iç dünyasının bir yansıması olarak karşımıza çıkar. Gerçek hayatın içinde akıp giden an’ları betimleyen sanatçının resimlerinde, hayatın tüm renklerini ve izlerini bütün netliği ile görmek mümkündür. Belgesel nitelikli gerçekçi kent görünümleri, günlük yaşam sahnelerini konu alan bol figürlü kompozisyonlarında güçlü bir desen anlayışı ve mekan düzenlemesi egemendir. Yaptığı resimler onun gözlem yeteneğini sergilemekle birlikte belgesel niteliklerinden çok pitoresk özellikler taşır.

 Cimok İstanbul’un çeşitli semtlerinden çalıştığı kalabalık, bol figürlü kompozisyonlarında ekonomik sosyal ve kültürel hareketliliği bütün açıklığıyla pentürel bir dille belgelemeyi amaç edinmiştir. Resimlerinde insansız bir açı görmemiz mümkün değildir.

 Sanat yaşamının başından beri günlük hayattan sahneleri figüratif anlayışa sadık kalarak betimlemektedir. Semt kompozisyonlarında bir araya gelip sohbet eden, yollarda yürüyen insanlar, bilinen tarihi mekanların bahçelerinde, camii avlularındaki güvercinler resimlerindeki temel öğelerdir. Yaşadığımız dönemlere göre güncel yaşamda geçirdiğimiz evreleri O’nun resimlerinde bütün gerçekliğiyle takip edebiliriz. Resimlerindeki hikaye, gücünün kuvvettini buradan almaktadır.

İçinde yaşadığı çevreye ilişkin gözlem birikimleriyle kenstel yaşam biçimlerine tanıklık eden resimleri son yıllarda gelişen figüratif resmimize ulusal kimlik, dinamik ve güvenli bir üslup kazandırmıştır. Modern yaşamın ruhunu yakalayan ender sanatçılardan biridir. O kalabalıkları resmetmeyi sever, kalabalıklarda o’nun resimlerini seyretmeyi. Bu yüzden sanat dünyasında sarsılmaz, sağlam ve ayrıcalıklı özel bir yere sahiptir.

Kişisel Bilgiler

Faruk Cimok bu son dönem çalışmalarıyla, günlük yaşamdan kesitleri, evrensel sanat imgesine dönüştürerek döneminin en güzel örneklerini çok figürlü, çok boyutlu çalışmaları ile sanatseverleri buluşturuyor.

 Sanatçı için bu kenti resmetmek aynı zamanda yaşadığı ana, mekâna, çağa tanıklık etmek, yıllar sonrasına hatırlanacak görüntüler bırakmak anlamına da geliyor.

 Kompozisyonlarında olabildiğince doğal algılamalara ve gerçek görüntülere yer veriyor. Nesnel bir biçimde algılanıp ortaya koyulan bu görsel gerçeklik, Cimok’un resimlerinde yerini şiirsel bir anlatıma bırakır. Daha önceki çalışmalarında modern kent yaşamına ve onun getirdiği yabancılaşmaya karşı belirlediği “hicivsel tavır” burada yerini daha çok anlatımcılığa ve belli oranda objektif bakış açısına bırakıyor. Yaşadığı zamana sadık kalarak, çevresinde gelişen günlük hayattan yaşam kesitlerini, keskin bir gözlem gücü ve nostaljik bir hava ile tuvaline aktaran sanatçı’nın resimlerindeki strüktürel doku, pentür dili ve boya kullanım tekniğinde bu nostaljik havayı destekler niteliktedir.

 Cimok’un yapıtlarında teknik duyarlılık, evrensel ölçüt ve kurallar ağır basar. “Malzemeye dayalı” kendine özgü yöntemler kullanarak özel bir teknik geliştiren sanatçı eserlerinde empresyonist renk ışık anlayışı ile klasik bir çizim ustalığını birleştirmiştir.

 Resme olduğu kadar çizime, kompozisyona, ton ve renklere biçimlerin sağlamlığına ve kalıcılığına özen göstermiştir. Kırmızılar ve sarılar içinde patlayan renkler resmin genel özelliklerini oluşturur. Desenin resmin gerçek temeli olduğunu savunan sanatçının resimlerinde altyapı, resminin değerini önemli kılan en belirgin özelliklerden biridir. Kompozisyonlarında resmettiği tarihi eser ve yapıtlarını yaşamdan soyutlayarak yorumlamanın olanağı olmadığınainanan sanatçı, bu mekânları insan-mekân ilişkisi içersinde tuvaline aktarır. Ona göre aksi takdirde hayatın içinden yaşayan resimler olmaz, resim kuru ve durağanlıktan öteye gidemez.

Şimdiye değin sergilediği resimlerde insanın hiçbir koşulda çevresinden, doğadan ve bütün bunların oluşturduğu yaşam bütünlüğünden soyutlanamayan bir varlık olduğunu vurgulayan Cimok’un yapıtlarında sanatsal ve toplumsal gerçek iç içe kaynaşmıştır. Resimlerinde toplumsal ve humoristik bir anlatım hâkimdir.

 Figür tiplemelerinde karakterlerini, yapıtları işe uygun bedensel bir hareket, mizaç ve bakış doğrultusunda şekillendiren sanatçı, yüksek gözlem gücü ile yaşamı an ve an gözlemleyerek o ana denk gelen insan-mekân ilişkilerini can alıcı nüanslarla tuvaline aktarmaktadır.

 Sanatçının yaşamını anlamlı kılan kesitler, resimlerdeki bu ayrıntılarda gizlidir. Çünkü gerçek bir sanatçı yapıtına her zaman yaşadığı dönemi aynı zamanda da ruhunu koyar. Resimlerindeki figürler karakterin, oranların, volüm ve planların derinlik, uzaklık gibi kavramların gölge ışıkla doğru olarak verilmesini öngören sağlam plastik değerleri içermektedir.Belgesel nitelikli, tarihi mekânlardan çalıştığı kompozisyonlarda resmin iç öğelerini tesadüfle değil bilinçle kurgulayarak sağlam bir estetik anlayışa sahip olmuştur. Figürlü bir anlatımla gündelik gerçekleri, yaşama dair öyküleri daha doğrusu yaşamın kendisini yüksek gözlem gücü ile tuvaline yansıtan sanatçının resimlerinin ana teması her an her yerde karşılaşabileceğimiz insan temeli üzerine oturmakta ve onların anlık tepkilerinin üstüne kurgulayıp resimsel bir dile dönüştürmektedir. Resimlerindeki bu öyküsel anlatım sanatçının zengin iç dünyasının bir yansıması olarak karşımıza çıkar. Gerçek hayatın içinde akıp giden an’ları betimleyen sanatçının resimlerinde, hayatın tüm renklerini veizlerini bütün netliği ile görmek mümkündür. Belgesel nitelikli gerçekçi kent görünümleri, günlük yaşam sahnelerini konu alan bol figürlü kompozisyonlarda güçlü bir desen anlayışı ve mekân düzenlemesi egemendir. Yaptığı resimler onun gözlem yeteneğini sergilemekle birlikte belgesel niteliklerinden çok pitoresk özellikler taşır.

 Cimok İstanbul’un çeşitli semtlerinden çalıştığı kalabalık, bol figürlü kompozisyonlarında ekonomik sosyal ve kültürel hareketliliği bütün açıklığıyla pentürel bir dille belgelemeyi amaç edinmiştir. Resimlerinde insansız bir açı görmemiz mümkün değildir.

 Sanat yaşamının başından beri günlük hayattan sahneleri figüratif anlayışa sadık kalarak betimlemektedir. Semt kompozisyonlarında bir araya gelip sohbet eden, yollarda yürüyen insanlar, bilinen tarihi mekânların bahçelerinde, camii avlularındaki güvercinler resimlerindeki temel öğelerdir. Yaşadığımız dönemlere göre güncel yaşamda geçirdiğimiz evreleri O’nun resimlerinde bütün gerçekliğiyle takip edebiliriz. Resimlerindeki hikâye, gücünün kuvvetini buradan almaktadır.

İçinde yaşadığı çevreye ilişkin gözlem birikimleriyle kentsel yaşam biçimlerine tanıklık eden resimleri son yıllarda gelişen figüratif resmimize ulusal kimlik, dinamik ve güvenli bir üslup kazandırmıştır. Modern yaşamın ruhunu yakalayan ender sanatçılardan biridir. “Okalabalıkları resmetmeyi sever, kalabalıklarda o’nun resimlerini seyretmeyi. Bu yüzden sanat dünyasında sarsılmaz, sağlam ve ayrıcalıklı özel bir yere sahiptir”.