Şahin DEMİR
Resim Sergisi /Exhibition
” Korozyon / Corrosion ”
Edinilmiş İdeolojilerden
Öğrenilmiş Ütopyalardan Uzakta
Genç sanatçının en büyük problemi, yaşadığı çağla ilgili duyum ve düşünceleri ile bunlara itirazları, sanatsal eleştirileri, farklı ve özgün bir şeyler söylemek isteyip istemediği noktasında. Bunlar olmadan, olsa da bunun sanatsal çözümünü denemedikleri, deneseler de beceremedikleri bir kavşakta, boşlukta bir uyurgezer olarak dolaşıp durmaları. Genç sanatçıların önemli bir bölümü -belki genç ve daha işin başında olmaları nedeniyle- yüksek bir heyecan ve umutla sürekli sağa sola çırpınarak ilerliyor, büyük dalgalar arasında dolaşıyor gibi görünmelerine rağmen sanki hep aynı dar koordinatlar arasında “gibi” kültler, hükümsüz dilsel, söylemsel yaşamlar, imgeler kurmaktan öteye geçemiyorlar çoğu kez. Bu yüzden de ne yazık ki bir süre sonra dirençlerini ve hayallerini çarçur edip yorularak bir kenara çekiliyorlar.
Şahin Demir bu anlamda kuşakdaşı çoğu genç sanatçıdan bilinçli bir kopma, ayrılma, var olma yolunda. Israrla, sabır ve cesaretle kendine özgü başka, özgün bir karşıtlığın arenasına doğru ilerliyor. Bir tür, iktidarsız, cılız ideolojilerin, yordamsız akılların, duyarlıkların çarşılarında dolaştıkları, sanatın ve tarihin sonu kehanetlerinin kaosunda kaybolmadan yolunu bulmayı ısrarla deniyor. Dağı taşı, sanatı, ticareti, hayatı tiz bir bozulma ve çözülme aryaları sarmışken o genç bir ilerleme ustası olarak bunca melun sesler arasında kaybolmamayı, yolunu sabır, öngörü, daha çok ve araştırıcı bir çalışma ile açmayı, dilinin ve söyleminin koordinatlarını genişletmeyi, sanatının katmanlarını gökdelenlere dönüştürmeyi giderek biraz daha öne çıkarıyor.
Sanki kadim “büyük insanlık” yaşamsal, kültürel, ideolojik bir halisinüsyon içerisinde!
Sanki her şey, her kültürel anlam daha inşa edilirken sessizce yıkılıyor!
Sanki bütün tarihsel kültürlenme hukukları, sanki ekmek parası kazanma ve özgürleşme hukukları, sanki mutlu olma, baktığın yerden ufku görebilme hukukları, sanki doğayı yeyip bitirmeme, kaybetmeme ve kentleşme hukukları yerle bir!
Sanki her şey, her yer, her kavram, her imge ve her form kosmos!
Bir yıkım ve geleceksizlik ütopyası: özgürlük-açlık, düzen-düzensizlik, keskinlik-fluluk, statüko-değişkenlik vb diyalektikleri, sanatın, şiirin, fiziğin, inşanın aynı uyurgezerlik gecesinden kalma bütün nahoşluk halleri. Ne kadar geleneksel endişemiz varsa, ne kadar bilgi ve yapma kolaylıklarımız birikmişse, umutlarımız, enerjilerimiz düşük-yüksek tansiyonlarımız iyice yükselmiş durumda. Gerçekleştirmenin, keşfin, rastlantının, hesaplaşmanın, felsefi sefaletin ve kaosun tahammül edilmez kakafonisi altında…
Maddeci, malcı anlayışın önlerimizi tıkadığı bir yok olma distopyasındayız sanki! Sürekli yıkılıp duran, sonra derme çatması yeniden kurulan, düşlenen, hissedilen, yasasız, izinsiz bir teknik cömertlik her yerde. Demokrasinin, özgürlüğün, akıllanmanın, kültürlenmenin ve çözümsüzlüğün sürekli tekrarlanıp duran trajedisi ve çaresizliği. Daha kurulmadan yıkılmış üst yapılar, kendi ellerimizle tepemize çıkartıp oturttuğumuz alt yapılar, mal-mülk saplantıları ve gerekirlikleri, deprem sigortacıları, sonradan kazanılmış yan zararlar vb hepsi. Ekonomisizlik, çözümsüzlük, yokluk, umutsuzluk, mutsuzluk ve geleceksizlik kuramları.
Ne hayal, ne ütopya, ne huzur, ne oda, ne kent, ne ülke?
Artık herkesin ortak damarı kimsesizlikleri, göze sokulmuş cömertliklerin bildik sırıtkan pintilikleri, yüklenilmiş bilgilerin asla affedilmemesi gereken cehaletleri, üstümüze üstümüze gelen bütün kötülükleri, kalitesizlik kültleri…
Hep birlikte bunların çöplüğünde yaşıyoruz.
Kalbi, aklı, vicdanı olan bir insan ve sanatçı olarak Şahin Demir de orada, aramızda yaşıyor…
Onun resimlerinde yer alan inşaat sahaları, yükselen vinçler, beton mikserleri, kırık dökük nesneler ile içleri sönmeye yatkın işçi, çıplak model figür vd imgeleri aynı zamanda tam da böylesi bir yaşamın da imgeleri. Zaten bu imgelerin boyanışları da aynı ruh ve akıl durumunun gel-gitlerini, sağa sola savrulan akışkanlık izlerini öne çıkarma üzerine kurulu…
Yaşadığımız teknolojik, kültürel dönemin kaos ve kargaşası ile bunun önlenemez biçimde dünyanın her coğrafyasına yayılmış küresel saldırganlığı bir ölümcül hastalık gibi nefes borularımıza, aklımıza, duyarlığımıza sürekli saldırıyor. Sanatçının dikkatinden bir türlü ayrılmayan bu vazgeçilemez ama aynı zamanda da lanet imgeleri resimlerinin tam merkezinde duruyor. Kentler, kentlerin tarumar edilen varoşları, inşa alanlarında yaşanan kargaşalar, oralarda yaşayacakları var sayılan talihli/talihsiz imge figürler…
Şahin Demir kaygılı, Şahin Demir düşünceli, Şahin Demir alabildiğine naif bir modern ve çağının çağdaşı.
Edinilmiş ideolojilerden, öğrenilmiş ütopyalardan uzakta, kendinden emin ilerliyor yolunda…
09 Eylül 2015, İstanbul
ekremkahraman
04 -25 Kasım / November 2015
Açılış: 4 Kasım, Çarşamba, Saat : 18.00-20.00
Opening: November 4, Wednesday Time: 18.00 – 20.00
Galeri Soyut Sanat Galerisi
Yıldızevler Mah. Şehit Mustafa Doğan Sok.
82/A-B Çankaya Ankara, 06550
+90 312 438 86 70