Aslen, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Dr. Tülay Baybağ, aktif tıp hekimliği devam ediyorken, Işık Üniversitesi GSF Görsel Sanatlar Bölümü’ne girmiş ve Prof. Dr. Halil Akdeniz, Prof. İsmail Avcı, Prof. Basri Erdem ve Prof. Balkan Naci İslimyeli gibi hocalardan atölye dersleri alarak sanat eğitimini tamamlamıştır. Sanat çevrelerine ilk olarak ‘Dilek Ağaçları’ teması ile giren Baybağ, genellikle çalışmalarını geleneksel resim malzemesi olan tuvalden kopmadan, farklı malzemeleri bir araya getirerek oluşturur.
Baybağ’ın dilek temalı eserleri, ağaçlara çaput bağlama ritüeline gönderme yapar ve çağlar boyunca birçok kültürde yerini alarak simgesel bir kavram haline gelmiş olan ‘Hayat Ağacı’ imgesi ile bütünleşir. Bilindiği gibi, dünyevi umutların ilahi bir güçten dilenmesi/istenmesi olgusu, insanoğlunun mistik dünyasında yazgısını değiştirebilmek adına yüzyıllar boyunca var olmuştur. İnsanlar, tarih boyunca başa çıkamadıkları doğa olayları karşısında büyülü güçleri olduğuna inanılan nesneler aracılığıyla sorunlarını çözmeye çalışmışlar, böylece doğaya hâkim olacaklarını düşünmüşlerdir. Baybağ da gerçekte, bilim ve sanatın yolunun büyü aracılığıyla tam da burada kesiştiğini belirterek, doğayla iletişimin büyü yoluyla kurulmasının ve büyünün bilim ve sanatın başlangıcı olmasının, sanatsal yaratımının en önemli motivasyonlarından biri olduğunu ifade ediyor.
Bu noktada, Anadolu’nun pek çok yöresinde halen güncelliğini koruyan söz konusu davranış biçiminin, Baybağ’ın üzerinde doğup büyüdüğü kendi toprağının kültürünü aktarması istemiyle özdeşleşerek tuvallerine yansıdığını söyleyebiliriz. Baybağ’ın kimi çalışmaları, klasik anlamda tuval üzerine boya ve fırça ile yapılan çalışmalardan farklı olarak kumaş/kâğıt/yaprak gibi malzemelerin de yer aldığı düzenlemeleri içerir. Söz konusu eserlerden yola çıkılarak bir analiz yapılırsa, bu çalışmalarda tasarımcı kimliğinin öne çıktığını söylemek mümkündür. Nitekim kendisi de bunları bir tür “Dokuma” olarak adlandırıyor ve örneğin kumaş ya da kurdele kullanarak tasarladığı çalışmalarında “dikiş” tercih etmesinin nedenini; dikme eyleminin parçaları bir araya getirici ve bütünleştirici özelliğinden olduğunu ifade ediyor. “Dikiş”e yönelmesinin, vermek istediği kavramsal söylemi beslediğinden kaynaklandığını belirtiyor. Baybağ, sözlerine şöyle devam ediyor: “İnsanlık tarihine baktığımızda hangi zamanda bulunursak bulunalım tek şeyin sabit olduğunu görürüz. Bu da farklılıkların oluşturduğu zengin bütünlüktür. Bir buket nasıl farklı çiçeklerden oluştuğunda çok daha renkli ve özgün bir bütün ortaya koyuyorsa; farklı inanışlar, ritüeller ve kökenlerden insanların bir araya getirdiği bütünün dokusu da bir o kadar renkli ve zengindir. Kısaca farklılıkların bir araya gelip kendine özgü ve nadir bir bütün oluşturması ile toplumlar da eşsizleşmektedir. Ben de sanat maceramın bu noktasında doğal malzemeleri ve karışık teknikleri kullanarak eserlerime tekdüze olmayan, çeşitliliklerden oluşmuş ama daha zengin bir bütün olarak algılanan görseller yaratmayı hedefledim. Tıpkı çok kültürlü toplumların renkliliği, zenginliği ve güzelliği gibi ben de bu sergideki işlerimde farklı materyalleri ve fikirleri bir araya getirerek eğlenceli ve heyecan verici bir harman sunmayı istedim. Mesela, bu topraklarda sık rastlanan dilek ağaçlarının rengârenk görüntüsü, uçuş uçuşluğu, gerçek iken rüyayı taşıması, dallarında yaprak yerine arzuların açması, herkes tarafından oluşturulması beni etkiledi. Bu ağaçlar artık birer ağaç değil, her biri kolektif bir biçimde oluşturulmuş anonim birer sanat eseridir. “Gelinlik” adlı eserimde ise binden fazla gelinlik parçası yer alıyor. Her bir gelinlik parçasını, gelinlik dikim evlerinden topladım. Parçaları toplarken sahibinin mutlaka o gelinlikle evlenmiş olması şartını aradım. Yani bu eser muradına ermiş kızların gelinlik parçalarından toplanarak oluşturulmuştur. Pinhan’da (Gizli/Gizlenmiş) ise bir bütünlüğün altında her zaman görüneni birleştiren gizli ama doğal bir görünmeyen vardır. Bu görünmeyen, bir toplumdaki tüm katmanları ve kültürleri bir araya getiren güçtür.”
Tülay Baybağ’ın hayat ağaçlarına, dilek ağaçlarına, dokulara, eğlenceli kelebeklere ve yaşamında yer etmiş kültürlere özgü imgelerin konu edildiği özgün yapıtlarını, 22 Mart-28 Mart 2019 tarihleri arasında Caddebostan Kültür Merkezi (CKM), 4. Kat Fuaye Alanı’nda görebilirsiniz. Açılış kokteyli ise 23 Mart Cumartesi günü saat 16:00’da, sanatçının katılımıyla gerçekleştirilecektir.